Redd grubu neden dağıldı? — Felsefi bir bakışla etik, epistemoloji ve ontoloji üzerine
Bir varlığın çözülmesi, parçalanması ya da “dağılması” olgusu, felsefi olarak yalnızca maddî bir çözünme değil; aynı zamanda anlamsal ve varoluşsal bir kırılmadır. Bir müzik topluluğunun dağılması, sadece bireylerin yol ayrımı değil, bir sembolün, bir “düşünsel alanın” çatlamasıdır. Bu yazıda Redd grubunun dağılımını etik, epistemoloji ve ontoloji açısından tartışarak nedenlerine dair derinleştirilici bir çerçeve sunacağım.
1. Durumsal arka plan ve resmi olgu
Redd’in dağılma süreci kamuoyuna 12 Eylül 2014 tarihinde Berke ve İlke Hatipoğlu’nun Redd’ten ayrıldıklarını ilan etmeleriyle duyurulmuştur. :contentReference[oaicite:0]{index=0} Bu ayrılıkla birlikte Hatipoğlu kardeşler, grubun ismiyle devam edilmesinin hem onlara hem dinleyicilere adaletsizlik olacağını savunmuş, “Redd ismini kullanılması durumunda yasal işlem başlatacaklarını” ifade etmişlerdir. :contentReference[oaicite:1]{index=1} Bununla birlikte grup içinden Güneş Duru, Doğan Duru ve Berke Özgümüş, “dağılma kararı alınmadı, üç kişiyle devam edilecek” yönünde açıklama yapmıştır. :contentReference[oaicite:2]{index=2} Basında genel gerekçe olarak “artan anlaşmazlıklar ve çözümsüzlükler” öne çıkmıştır. :contentReference[oaicite:3]{index=3} Bu çerçevede, Redd’in dağıldığı ya da en azından radikal bir kırılma geçirdiği kabul edilir.
Ancak “dağılma”nın net sınırları bulanıktır: resmi grup hâlâ devam ediyordu denmiş, bazı konserler iptal edilmemiştir. [1] Dolayısıyla bu olgu, yalnızca toplumsal/örgütsel bir çöküş değil, bir uzlaşmazlık ve kimlik çatışması biçiminde okunabilir.
2. Etik boyut: Sorumluluk, adalet, sadakat
Bir grup, müzik ya da sanat dışında bir “ahlak ortaklığı”dır: üyeler birbirlerine hem yaratıcı hem de etik açıdan borçludur. Redd’in dağılmasında etik açıdan değerlendirilmesi gereken sorular şöyle olabilir:
– Sorumluluk: Grubu bugünlere taşıyan üyelerin adaletli davranma sorumluluğu var mıdır? Hatipoğlu kardeşler, “Redd ismi kullanılmış olur” gerekçesiyle ismi koruma talebi getirmişlerdir. Bu, onların emeğini ve grup kimliğini koruma ihtiyacından doğabilir, ama aynı zamanda diğer üyelerin çabalarını gölgeleyebilir.
– Sadakat ve vaatler: Grup üyeleri arasında sözlü ya da zımni anlaşmalar, beklentiler ve vaatler vardır. Bu bağlamda grup bütünlüğünün korunması, bir “sadakat yükümlülüğü” doğurur. Ancak bireylerin özgürlük talepleriyle bu sadakat çatışabilir.
– Adalet: Müziğe, emeğe, hayranlara ve kamu adına adil davranmak; “kimlik mirasını sürdürmek” iddiası ile “yeniden yapılanmayı engellemek” iddiası arasında dengeler gerekir. Hatipoğlu kardeşler “Redd isminin kullanılmasının haksızlık olacağını” savunurken, diğer üyeler “Redd’in yalnızca müzik grubu değil düşünsel bir değer olduğu” perspektifini vurgulamışlardır. [2] Bu durumda etik açıdan “kime hangi haklar düşer?” sorusu ortaya çıkar.
Etik çatışma, genellikle tarafların beklentilerinin örtüşmemesinden, adalet arayışlarının çelişmesinden doğar. Redd’in dağılması, bu çelişkilerin dillendirilemeyen kısmının dışavurumu olabilir.
3. Epistemolojik boyut: Bilme, bilgi çatışması, söylem hakikati
Epistemoloji, “neyi nasıl biliriz?” sorusuna eğilir. Redd’in dağılması bağlamında epistemolojik sorunlar, grup içindeki bilgi uyumsuzluklarında, söylem farklılaşmalarında ve hakikat iddialarındaki çatışmada görünür:
– Söylemin yetkisi: Kim “gerçek durumu” ifade edebilir? Hatipoğlu kardeşler mi, diğer üyeler mi? Her biri kendi bakış açısından bir anlatı kurar. Bu durumda “gerçek açıklama” tek bir alanın tekelinde midir? Epistemik açıdan bu bir güç sorununa da dönüşür.
– Bilgi paylaşımı ve şeffaflık: Grup içindeki krizlerin nedeni, karar süreçlerinin ya gizli kalması ya da iletişim kırılmaları olabilir. Bilgi adaleti bozulduğunda, birileri dışarıda kalır, dışlanan anlatı oluşur.
– Hakikatle dilin sınırı: Üyeler, kamuya yaptıkları açıklamalarda tamamen dürüst olacak mıydı? Müzik dünyasında imaj, pazarlama, telif ve beklenti baskıları, söylem serbestliğini sınırlayabilir. Bu nedenle “hakikati söylemek” fiili pratikte olanaklı mıydı?
Redd vakası, epistemoloji açısından “çok sesli anlatı krizini” barındırır: hangisi “doğru” söylemdir? Okuyucu/izleyici hangisini benimser?
4. Ontolojik boyut: Kimlik, süreklilik, parçalanma
Ontoloji, varoluşun doğasını inceler: Redd grubu bir varlıktır mı? Ne kadar kesindir? Dağılma, bu varlığın sınırlarının silinmesidir.
– Kimlik ve süreklilik: Bir grubun “öz”ü nedir? Üyeler mi, isim mi, düşünsel çizgi mi? Eğer bir grubun kimliği yalnızca bir ânın bileşenlerine bağlıysa, kopuş kolaydır. Ancak eğer kimlik “bir algı, bir toplumsal iz genişliği” ise, dağılım daha karmaşıktır.
– Parçalanmanın ontolojisi: Grup, “bir bütün” olarak var olmuşken, ayrılık onu “parçalara” ayırır. Bu parçalar — üyeler — yeni varlıkların tohumlarını taşır. Ama orijinal varlık artık yoktur; en fazla anılar, kayıtlar, eserler kalır. Redd grubu, ontolojik olarak “dağılan bir varlık” haline gelmiştir.
– Varlığın dilsel izdüşümü: Bir nesne olarak “Redd”, insanlar ve topluluklar tarafından dile taşınır. İsim hakkı, marka, kamu imgesi gibi kavramlar, Redd’in varlığının dilsel izdüşümüdür. Bu alandaki çatışma, “kim Redd’i sürdürebilir?” sorusunu ontolojik bir hakikat krizine dönüşür.
5. Dengeli bir değerlendirme: Bir kırılma olarak ortak yaratımın sınırı
Redd’in dağılması, müziksel, kişisel, yaratıcı açılardan kaçınılmaz bir kırılmaydı diyebiliriz. Uzun yıllar aynı çizgide yürümek, bireysel değişim ve yaratıcı dönüşümle çatışabilir. Az önceki üç felsefi eksen bir arada işlendiğinde şöyle bir sentez çıkar:
– Etik: Emeği, sadakati, adaleti koruma isteği ile bireysel özgürlük arasında çatışma yaşandı.
– Epistemoloji: “Gerçek söylem”e dair iddialar bölündü, hakikatin tek bir eksende kurulması imkânsızlaştı.
– Ontoloji: Redd’in varlığı artık parçalanmış, bir önceki kimliği çözülmüş durumda.
Buna rağmen, parçalardan yeni oluşumlar doğabilir; grup kimliği yeniden inşa edilebilir, bir tür “yeniden düşünülmüş Redd” ortaya çıkabilir. Ama orijinal form artık tekrar geri gelmez.
Düşündürmeye açık sorular
– Eğer Redd yeniden toplansa bile, aynı kimlikle olabilir mi?
– Bir grubun kimliği kimlerin hakkıdır: kurucuların mı, sürdürmeye çalışanların mı, dinleyicilerin mi?
– Gerçek söylem izini kim tayin eder? Hangi anlatı “hakikat” sayılmalı?
– Sanatsal topluluklarda etik yükümlülük ile bireysel özerklik nasıl dengelenir?
Bu soruların peşine düşmek, Redd’in yalnızca müziksel mirasına değil, topluluk olmanın kırılganlığına dair düşünsel bir yolculuğa çıkarır.
—
Sources:
[1]: https://www.milliyetsanat.com/haberler/muzik/redd-dagilmadi-ikiye-bolundu/4462?utm_source=chatgpt.com “Redd dağılmadı, ikiye bölündü – Milliyet Sanat”
[2]: https://m.haberturk.com/yasam/haber/992297-ne-biz-ne-baskasi-reddi-olduremez?utm_source=chatgpt.com “‘Ne biz ne başkası REDD’i öldüremez’, Dağıldıkları yönünde söylentiler …”
‘REDD’, ‘ Gelişmekte olan ülkelerde ormansızlaşma ve orman bozulmasından kaynaklanan emisyonların azaltılması ‘ anlamına gelir. ‘+’, iklimi koruyan ormanlarla ilgili ek faaliyetleri, yani ormanların sürdürülebilir yönetimi ve orman karbon stoklarının korunması ve geliştirilmesini ifade eder. ‘REDD’, ‘ Gelişmekte olan ülkelerde ormansızlaşma ve orman bozulmasından kaynaklanan emisyonların azaltılması ‘ anlamına gelir.
Zeki!
Katkınız sayesinde metin daha anlaşılır hale geldi.
Açıklamada İlke ve Berke Hatipoğlu tarafından, “Birlikte yedi albüm yayımladığımız Doğan Duru, Güneş Duru ve gruba son albümle katılmış olan Berke Özgümüş ile son zamanlarda artan anlaşmazlıklar ve çözümsüzlükler sebebiyle karşılıklı olarak yollarımıza ayrı devam etme kararı aldık ,” dendi. Ocak 2010’da askerden dönen Berke Özgümüş resmen gruba katıldı.
Asil! Sevgili katkı sağlayan kişi, fikirleriniz yazının bütünlüğünü güçlendirdi ve daha dengeli hale getirdi.
Grup 2007 yılında Chris Cornell’in grupta müzik ve bakış açısı farklılıkları doğduğunu ve kendi solo kariyeriyle ilgilenmek istediğini söyleyerek gruptan ayrıldı . Bunun üzerine grubun müzisyenleri eski projeleri Rage Against the Machine’e dönme kararı aldılar. Redd’in geri vokalisti ve gitaristi Güneş Duru, ikiz kardeşi olan vokalist Doğan Duru ile bir işçi ailesinde doğmuş. 8 Haz 2012 Bu memlekette uykumuz hep kaçık – Agos Agos yazi bu-memlekette-uykum… Agos yazi bu-memlekette-uykum…
Hayriye!Sevgili katkı sağlayan kişi, fikirleriniz yazıya açıklık kazandırdı ve okuyucunun daha kolay anlamasına yardımcı oldu.
Doğan Duru (d. 1973, İzmit), Türk müzisyen, Redd grubunun solisti, ritim gitaristi, söz yazarı, besteci ve tenor . Doğan Duru , Redd grubunun karizmatik solisti ve Alternatif Rock türünün önde gelen figürlerindendir. “Mühürlendim” gibi duygusal solo hitleriyle ve Redd’in dramatik eserleriyle tanınır. Güçlü tenor vokali, felsefi ve sinematik sözleri sayesinde Türk Rock Müziği’nin en entelektüel ve sanatsal isimlerinden biridir.
Hatun! Katkınızın tamamına katılmasam da minnettarım.